Friday, July 16, 2010

Entrybaşlığıbulduramadıklarımızdanmısınız


PuCCalaştıramadıklarımızdanmısınız?: Bi tanıdık var, arkadaş demiyorum bak, kendisini fena halde PuCCa gibi göstermeye çalışıyor. Tabi olmuyor, olamıyor; her şey özgün olanında ve belki ondan hemen sonra gelen 1-2 karbon kopyada güzel; sonrası hezimet ve gaflet ve dalalet. Kız (gerçek PuCCa) yazmış bir şeyler, canerik kadar güzel de olmuş; ama onun hayatını sen (çakmanın da çakması PuCCa) yaşamıyorsun ki; ne bu erkekarkadaşaisimtakmacılık, özgürümgencimgüzelimci beyanlar? Yaşamını bilmesek heyecanlanacağız, "vay canına" diye senin de ezeli bir takipçin olacağız; ama işte bu ne perhiz bu ne lahana turşusu beyanatı? Sen (çakmanın da çakması PuCCa) kendi yaşamınla biraz daha barışıp, komplekslerinden azıcık daha arınıp, daha özgün çalışmalarına devam edene kadar; biz gerçek PuCCa'yı okuyor ve sana (çakmanın da çakması PuCCa) kişisel alçakgönüllü payemizin bir nebzesini bile bahşetmiyor olacağız.

Rüyalardabuluşturamadıklarımızdanmısınız?: Son üç gündür rüyamda Jesse Spencer'ı öpüyorum. Ama öyle böyle öpme değil, nice gerçek yaşam öpmesini alır; "sen de öpücük müsün be" diye başlayan bir monologla rencide eder ve hepsini ıssız bir adaya düşürür. İlk rüyada Ayvalık'ta kolye bakarken geldi öptü beni, ikinci gün bir odada (o) beyaz bi gömlek giyinirken "yeter allah" diye ben dayanamadım yumuldum nam-ı diğer Dr.Robert Chase'e. Son rüyamda da bi otobüsün en arka koltuğunda öpüştük. Yalnız bunun rüya olduğu çok belliydi; çünkü otobüs durunca Jesse'nin "gitme, kalalım ve devam edelim ne yapıyorsak" önerisine omuz silkip otobüsten indim- gerçekte olsa hiç yapmayacağım şey.
Sabah bi kalktım; öylesine öksüz ve yalnız hissettim ki kendimi; Tanrım, diye ellerimi açtım, sen bana en kısa zamanda bi Jesse Spencer öpüşü nasip eyle yarabbim (daha fazlası da olabilir elini korkak alıştırma) amin, diye dualar ettim; gerçi bir yandan da duam kabul edilmesin istedim zira biliyorum ki dudaklarımız birbirine değdiği anda hiçbir şey eskisi gibi olmaz. En az benim kadar azılı bir House MD fanı olan arkadaşım fB'ye konuyu açtığımda "belki Jesse Spencer o kadar iyi öpüşemiyodur gerçek hayatta" dedi de yüreğime serptiği su benim yaşam ilacım oldu. (Vicodin? Most probably) (ya git öpüşemeyen adam öyle yakışıklı olamaz, yalan konuşma fB)
Yaptığım araştırmalar sonucunda (google images'e jesse spencer yazmak) ikileme hâlâ çözüm bulamamanın da kederindeyim.
Zira şuradaki Jesse Spencer ölümcül öper belli;ama şundakinden hiç emin değilim. O zaten beni öpmez George Michael'i öper. (Evet bi önceki ölüyomuş yanıyomuş yoluma)

N: Ben hep görüyorum o rüyalardan, wet dream denir ona, welcome to N's world.
I: Ya git, evlenicez biz.

Yazımhatasıyaptıramadıklarımızdanmısınız?: Şunu fark ettim ki beni kendinden soğutmak için; insanların çok da fazla çabalamasına gerek yok. Bir yazım hatasına, bir -de, -da ekinin yanlış yerde kullanılmasına; bir fıstıkçı şahap geleneğinin bilinmemesine tav oluyorum. Ama not düşülesi ki, bu Günseli tarzı veya benim şu anda mısınızları bitişik yazmamın altındaki amaç gibi değil; bildiğin bilemeyenler. "Taktir edersinki bende kendi geleceyimi düşünmeliğim ;)"i klavyeye yazarken, bir yandan üzüm yiyip, bir yandan kardeşiyle kavga ettiği için midir bilinmez; enter tuşuna basmadan bir kere bile düşünmeyenler. Lütfen gitsinler, uzun bir süre onlarla görüşmeyelim, yemek yiyip içmeye gitmeyelim, projebuddies olmayalım, arkadaşın yanında getirdiği tanıdık olarak gruplarına katılmayalım, internet ortamından laf atmalarına cevap vermeyelim, yolda görünce merhaba dememek için telefonumuzla oynuyormuş gibi yapalım.

Masterbaşvuramadıklarımızdanmısınız?: Büyük gaflete düştüm, dedim ki, normal hayatımdan arta kalan zamanlarda, oturup şu gidilesi okulların master/doktora/mba/kıl/yün programlarını araştırıp; ne isteniyor, ne istenmiyor, transkript a4 kağıda mı basılacak, referans için hangi hocalara yalvar yakarılacak bir bakınayım. Bakmaz olaydım. Onyüzbinmilyon tane sınava girip o sınavlardan binmilyonmilyartrilyon gibi puanlar almamın acil lüzumuna mı yanayım, yoksa bu yıl bizim dönemden kimsenin doğru düzgün kapağı yurtdışına atamamasına mı? (bu konuyla ilgili elem hatıramı da yazacağım bir ara) Ki IELTS'den mucizeler bekleyen İngiliz okullarına "your own citizens cannot even tell the difference between you're and your" diye mail atasım var; ama köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı. Köprü de boğaz köprüsü trafiğine maruz kalan sırat köprüsü gibi. Allah şaşırtmasın. Of. Neyse, bi süre daha bu gerçeklikten kaçıyorum.

Avustralyalılaştıramadıklarımızdanmısınız?: Harry Kewell, Lucas Neill ve Jesse Spencer'ın doğduğu topraklardan zarar gelmez.
Hele şunun, hiç: http://www.youtube.com/watch?v=mLPPlRDOZx0

Neyse daha fazla saçmalamayabaşlattıramadıklarımızdanmısınız mecmuasına arka kapak kızı olmadan gidip yatayım bari.
Bi süre daha -yaz tatilinin verdiği yadsınamaz nedenlerden ötürü- buralarda değilim; bu yüzden herkese iyi eğlenceler ve iyi geceler. (ehe ehe ehe ehe)

Thursday, July 1, 2010

Bankayaonbinkoyupikiyılsonraellibinalangiller



Az gelişmiş aşklar ülkesi olarak dünya milletleri arasında ön sıraları işgal ediyoruz. Birleşmiş Milletler istatistiklerine göre ancak Nijerya ve Gana bizden daha az gelişmiş. Aşık olma oranı yüz binde kırk iki. Beş yıllık plan yüzde yüz gerçekleştiği takdirde bu oran 1980'de yüz binde seksen altı olacak. Gene yeterli değil, planlama örgütünde herkes evli olduğu için, meselenin üstünde çok durmuyorlar.
Aşk sağlığı enstitüsünün bültenine göre, bir yıl içinde sadece on iki bin yedi yüz on altı muhallebicide buluşma, yedi bin sekiz durakta buluşma (bunun bin sekiz yüz yirmi beşi gerçekleşmemiş), bin dört yüz altmış iki çeşitli açık yer gezintisi (parklar, kırlar, adalar vs.) ve yalnız altı yüz on iki sinema locası olayı tespit edilmiş. Gizli aşk sayısının da ihtimal hesaplarına göre dört bin altı yüz kadar olduğu tahmin ediliyor.
Emniyet genel müdürlüğünün tespit ettiğine göre de yüz yirmi altı bin sekiz yüz bakıp da iç geçirme, kırk dört bin otobüs ya da dolmuşta hafifçe temas, dört bin iki yüz peşinden gidip de vazgeçme, sekiz yüz elli eve kadar izleme ve on beş bin yedi yüz uzaktan aşık olma ve sadece sekiz yüz on dört ümitsiz aşk olayı kaydedilmiş.
Bu arada park bekçileri seksen iki bin kadar çifti düdük çalarak, tabanca çekerek ve benzeri tehditlerle korkutmuş.
Parklar, bahçeler ve kırlar genel müdürlüğüne göre de altmış bin papatya sevgi falı için koparılmış ve aşıkların üzerinde uzandığı yirmi sekiz bin metrekarelik bir sahanın çimleri ezilmiş.
Tahmini zarar yarım milyon civarında.


Okuduğumuzu Anlayalım
Yukarıdaki parçada yazar neyi anlatmak istemektedir?
Hangi cümle çıkarılırsa paragrafın bütünlüğü bozulmaz?
Yukarıdaki parçanın ana fikri ve konusu nelerdir?

Not: Cevaplandırma süresince tuvalet ihtiyacını karşılamak yasak, silgiyi sıra arkadaşınızla ortak kullanabilirsiniz; kopyaya tolerans yok.
En ufak bir seste kağıdınız alınıyor; sorunuz varsa da öğretmene bile sormayın.
Üç yanlış bir doğruyu götürüyor; kazananları 360 derece döner deri koltuklu kârgüder ofislere geçiriyoruz, diğerleri ise disconnectus ve erectus.