Monday, May 17, 2010

How to Reduce the Multicollinearity Problem?

An itibariyle canımdan can almış, hatta en amiyane tabirle, özür dileyerek ve sürç-ü lisanıma tolerans bekleyerek belli taraflarımdan kan aldırmış ekonometri projeme belli bir süre ara vererek pek güzide ortadoğulu ülkemin genelgeçer gündeminde kayboluvermekteyim anbean.
Neler yok ki mucizevi olarak da adlandırılabilecek satır aralarında?

Yılların hırslı koltuk mücadelesinden bir mavi hap-mavi don- (im blue da ba dee da ba die) ikilemesiyle ayrılanların yerine gelen Karaoğlan-benzetmeli-başka liderler; Maradona'ya yakıştırılan ama sürece çevirmen olarak başlayıp nice kupaları salonun büfesine sıralamaktan çekinmemiş egoların o kadar da başarılı olmayan takımlarına karşı eli kolu bağlı kalanlar (and the Messiah is murdered); yanlış anonsların yanlış fanatikleri, yanlış takımların yanlış fanatikleri ve adını birinci sıraya yazdırabilen alışılagelmedik timsahlar.

Burada uzun uzun neden Fenerbahçe'den hazzetmediğimi ve bütün bir sezon boyunca "Galatasaray olamayacaksa Bursaspor olsun" dediğimi yazmamın manası var mı; eğer cevap yalın bir evetse, o sözcükleri mırıldanan dudaklar buradaki kişisel kavgalara değil, ülkemizin artık wikipedia'sı sayılan, bibliografyalara madde kıvamında ekşisözlükten konuyla ilgili binlerce bilirkişi raporu alabilir.

Ya da Obama'nın değişim politikalarına hep bir kaşı havada bakmış, lider denilince teferruatsız Putin diye sayıklayan bendenizden Türkiye'de gelişim ve değişim üzerine bir panel verilmesi beklenebilir mi? Cevap evetse; ah hayır, henüz o kadar da hodbin olamadım maalesef. Tünelin ucundaki ışık ise hayli parlak.

6 finali, 1 projesi olan ve üstüne üstlük 20398203482 tane okulun 20398203482 tane bahar şenliğinin 1230293458293853094 tane aktivitesinin inkar edilemez cazibesine boğulmuş olan bedbaht bendenizden neyin yorumu, neyin objektif açıklaması ve analizi beklenebilir ki monetary sınavıma 2 saat 40 dakikanın kalmış olduğu ve benim artık Rogoff'dan çeşitli küfürler ürettiğim (Fuckoff ki bu daha en temiz en saf en masum olanı) şu exponential zamanlarda.

Peki dün hunharca Ian Curtis ve Bob Dylan muhabbeti döndüren kızın akşam Sıla'ya gitme ihtimali?

Thursday, May 6, 2010

Emobıyık

`Ah, tabii benim de bahanelerim var Josef, yalnızlığa dayanmak, hatta onu yüceltmek için gizli yollarım var. Kendi düşüncelerimi düşünebilmek için diğer insanlardan ayrı kalmam gerektiğini söylerim. Geçmişteki büyük dehaların bana eşlik ettiğini, gizlendikleri yerlerden çıkıp benim güneş ışığıma yaklaştığını söylerim. Yalnızlık korkusunu küçümserim. Büyük adamların büyük acılar çekmesi gerektiğini, çok uzak bir geleceğe uzandığımı, bana kimsenin eşlik edemeyeceğini iddia ederim. Sürüden ayrılarak yalnızlıkla karşı karşıya kalma cesaretimin, yüce koruyucu yalanına inanmayışımın benim büyüklüğümün kanıtı olduğunu söylerim"

Ah Irvin Yalom ah, koskoca Nietzsche'yi de ergen yaptın ya başımıza, felsefe tarihinin sana bakış açısının çok parlak olmadığı acınası bir gerçek.
Yine de, eğer şu parçayı okuyup da herkes kendinden bişey bulmadıysa ("YA AYNI BENİ ANLATIO KANKEEE ;)" ya biyolojik ve anatomik ve filozofik ve filolofik olarak ergenlik geçirmediniz ya da benim içimde hala utana sıkıla sakladığım ama özene bezene de büyüttüğüm kocaman bir 14-yaş-ışılı durmakta.

Ve bugün 6 Mayıs. O da çok ayrı, çok yaralayıcı bir başka mesele.

Sunday, May 2, 2010

Fırın Yerine Fırık Yazdım Silecektim ama Çok Beğendim Öyle Kalsın

Bir Mayfest'e daha elveda dediğimiz şu hüzünbaz sevişmelerde yine kendimi ODTÜ'de bulmanın haklı heyecanı (helecanı? hezeyanı? heyelanı?) içindeyken iki üç satır entry gireyim de şu nadide duyguları dokuz takipçimle (ki iki tanesi aynı kişi ama bu küçük detay, kuvvet problemlerinde sürtünme katsayısı hangi rakam olarak alınıyorsa onunla eşdeğer) paylaşarak adeta bir sevgi yumağı, bir paylaşım öbeği, bi Yankı Yazgan'dan hallice Üstün Dökmen'e kırk fırık ekmekçe ambiyanslar oluşturayım dedim.
Benim için 2010 Mayfest:

-Manga'nın gitaristinin ne işe yaradığını yıllar yılı çözememiş olan ben, bu yıl da sorularıma cevap alamamanın hüznüyle çıktım odeondan. Yine de kendisine içindeki ergeni yıllar yılı dünyanın tüm çirkinliklerine karşın böyle mesnetsiz koruduğu, o asabiyetten, o çizgiden, o duruştan yıllar yılı ödün vermediği için de tebrik ettim. İçimden.

-The Company diye bi grup var bizim okulda, Arctic Monkeys çalıyorlar. Onlara kocaman sevgiler öpücüksle kthxbye.

-Kadavra ile Bitter de iyiydi benc. Özellikle Bitter'de Seven Nation Army-Smells Like Teen Spirit geçişi can yaktı, ilgililere duyurulur. Bi de o basçının saçları adeta eski (allam eski diyorum ne kadan mutluyum ne kadan şenim şu anda) Alex Turner saçı, kendisini burdan Hak yolu'na davet ediyoruz. in this case, the berber.

-Öyle alternatif takıldığıma, Nietzsche Ağladığında kitabımın çantama dökülen bira sonucu afetzede olduğuna bakmayın, Murat Boz gerçeğinden haberdarım.

-Üç gün üstüste "ya sucuk ekmek off" diye aşerdim, ağzıma gramını da sokmadım, buna irade densin istiyorum ama bildiğin üşengeçlik. Kendini kandırmak dalında ödülümü vermek üzere sahneye Heidi Montag'i davet ediyorum.

-Bizim okulun bağyanlarının taş olduğunu tescilledim; durumu perfect competition olarak açıkladım ne var ki marginal cost=marginal revenue= price analizini değerlendirirsek piyasaya free entry'm söz konusu bile değil.

-Fortisliler, sevmiyorum sizi. Gidin. Siz kota dolduracaksınız diye bankalara bilgilerimi vermeyeceğim.

-Yüzüm yandı, dirseğim kanadı, ayak parmaklarım şişmiş.

-Bi de içtim çok, o olmadı. Sevmedim kendimi; uygar insanlar gibin iki yudumumu alıp baş dönmesiz istifrasız baş ağrısız bir eğlence tadabilirdim de kendimi kontrol mekanizmamı annemin doğum yaptığı hastahanede düşürmüşler, haylazın biri de almış gitmiş, dememiş ya şunu kayıp eşya dolabına götüreyim, sahibi alsın falan. Öyle sorumsuz, öyle ben-merkezci insanlarmış oradakiler. Dengesiz herifler. Ki çok bekledik onları, ama ne yazık ki benim kafam iyiydi duyamadım kendilerini net. Kusura bakmayın diyorum kendilerine ama Eleanor Rigby coverladıkları gerçeği de listemde sabit.

-Mataramı kaybettim sandımdı Pınar duruma el koymuş, öpüyore kendisini buradan.

-Frizbimi kaybettim ama. :(
(bir smileynin her şeyi anlatması adlı panelimizde son gün eğlencesi onur akın konseri)

-MSSF yolunda düştüğüm durum ise hiç iç açıcı değildi; dost düşmanı iyi belledim oralarda, İbrahim Tatlısesle konuşmuşlar gelsin demiş, yarın da hayırlısıynan kendisinin yanında söz yazarlığına başlıyorum kadrolu. İlk üç ay sigorta yok, sonra duruma göre.

-Bi exchange'in isminin anlamı ayı demekmiş, üzülmedim değil kendisine. Türkiye'de Ad Şöleni ve Asena Gerçeği paneline kendisini ücretsiz davet etmeyi de düşündüm, sonra vazgeçtim versin parasını öyle gelsin nasıl olsa İskandinav, boldur onda mangır.

-Bi de her grup Mayfest programına Blur'den Song 2 ile başlamasın (seni tenzih ederim the Company), tamam insanları gaza getirme ve çalınması kolay olma faktörlerini endekslersek diğer parçalara göre bir adım önde; ama günde 3-4 kez kendisini duymak bende bir Catapult bir Brianstorm bi herhangibirArcticsparçası etkisini maalesef uyandırmamakta.
(Bunu duyan Blur dağılma eşiğinde, Graham Coxon hüngür hüngür)

Öyle işte, bi de geometride çok hamlamışım üzüldüm.

Saturday, May 1, 2010

YaŞaM ÜzEriNe AForİZmALar

Ben: Ya bu son bir haftadır hep baş ağrısıyla uyanıyorum.
Babam: Votkayı kes, geçer.

Kafka hıncından kemikli adam sinirini gösterir, hüngür hüngür ağlardı.