Bir yandan Phil Collins dinleyip bir yandan da özlem duyulanlar kafilesi ile IT'nin son nimetlerinin tadını çıkarırken başvurduğum okullardan bir tanesi yıllardır Fall olarak bilinegelmiş döneme Michaelmas dediği zaman neyle başetmeye çalıştığımı anladım.
Umudum var mı yok mu bilmiyorum; ama bir formaliteyi yerine getirmiş olmanın, "ben elimden geleni yapayım da gerisi Allaha kalmış"çı tevekkülün eseri olduğum apaçık ortada.
Ortalaması takriben 3.2 sularında gezinen bi arkadaşın "ben kesin Warwick'e kabul alırım" özgüveni ise beni ya kendi pesimizmimi gözden geçirmeme, ya da onun akademik dünyaya olan bu naif bakışına ah etmeme yarıyor.
Geleceğin belirsiz; şimdinin korkuları erteleyerek geçtiği, geçmişin ise nispeten umutlu göründüğü zamanlarımı ise Skins izleyip gerçeklikten kaçarak geçiriyorum. Ama ne yazık ki 4 sezonun her biri 10ar bölümden oluşuyor, Chris Miles ve Freddie McClair isimleri de mezar taşlarının üzerine kazınmış. Panda'yla Thomas'ın Harvard'a kabul alması yüzümde hüzünlü bir gülümsemeden ötesini uyandırmıyor.
Yine de dünyaya dönüp Fall döneminin Michaelmas olarak adlandırıldığı okullara geçmişimi anlatıyorum; bu süreçte de bana ne yapmam gerektiğini takır takır anlatan Erinç hocaya, zırt pırt mail atıp "daha başvurmadın mı" diye beni iteleyen Bilin hocaya, beni sadece 1 dönem tanımasına rağmen referanstan çekinmeyen Refet hoca'ya teşekkürü bir borç biliyorum.
Bir sonraki hezeyana kadar,
Phil Collins- Easy Lover
Monday, January 17, 2011
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment