Wednesday, February 16, 2011

Bana Biraz Kendinden Behzat Ç.

Bunu Temmuz 2010 gibi yazmıştım, okudum beğendim, nostalji kafasıyım zaten.


N'nin elini hangi işe atsa kotaracak karakterde bi arkadaşı var; yağmurlu havalarda bile çamursuz pırıl pırıl ayakkabılarla gezinen, üstüne hiç yemek dökmeyen-gillerden. Amerika'dan kullanma kılavuzunun Atlas Vazgeçti ile aynı kalınlıkta olduğunu düşündüğüm -çünkü birsürü özellik saydı, ben de hiçbirinden anlamadığım için kafa salladım bi yandan da 'uff vazgeçtim Arcticlerden MGMT gelsin Türkiye'ye noolur noolur' diye içimden dua ettim- bi kamera almış; içinde vblog, miniklip, vimeo gibi kelimelerin geçtiği cümleler kurdu.

Bu "zengin hobilenmesi" çok garip bi şey. Şimdi mesela çocuk evde oturmuş Heath Ledger'ın Nick Drake için çektiği klibi izliyo -hadi daha egzantrik ve güncel olsun, Scorsese'nin müzik belgeselleri diyelim- "ya aynısını ben de yaparım nedir ki" diye gaza gelip, ertesi gün TeknoSa'dan gerekli materyali çat diye alıyo. Veya ne bileyim, Iron Maiden live at Donnington DVD'si (bizim gibi torrent usulü değil, orijinal) onda adeta bi Steve Harris olma arzusu doğuruyor; iki gün sonra lank, en yeni model bas gitarı almış penayla Fender düdüklemekte. Bi de "kızlar hoşlanıyomuş abi"ci gitaristler var; hayatında bu olaya girmeyenle George Michael'la özel seanslar ayarladık Jesus to a Child eşliğinde.
Böylesine kolay erişilmesinden midir nedir, bu hobilerin bir hayat tarzı olarak devam ettiğini hiç görmedim ben. İki hafta o hobi materyalleri ellerde folloş oluyo, sonra da gençler Steve Harris'in uzaktan yakınından geçmeyen bir Aytek Çakıroğlu (kafadan salladığım bir addır, dünyanın tüm Aytek Çakıroğullarını tenzih ederim) olduklarını anlayınca, o allah bilir kaç paraya alınan gitarlar, kameralar, evin çatı katına terk edilesi. (bir ayağın amerikada olması belirteci olarak çatı katı depo olarak kullanılan ev)

Mesela benim kuzenimin eşi var, çok can bi insan aslında; bi gün gaza geldi eve davul seti alalım diye, hatta beni de çağırdılar, gittik 2-3 saat Ziljdian mı İstanbul mu, Tama'nın sesi teneke gibi çıkıyo, Lars Ulrich mi mıyk hiç sevmem-yalan- muhabbetinden sonra onların evine gayet göz alıcı bir bateri alanı kurdurduk. Hani deneyimlerimden biliyorum, o seti sen bi Anadolu Lisesi öğrencisine ver; o ergen hormonal haliyle bile hayatın tüm dünyevi zevklerine doyar; çünkü normalde yumurta kabuğuyla, leğenle, abisinin eski öss kitabıyla falan çalmaya çalışıyor Metallica'yı, sonra da okul şenliklerinde boy gösterme telaşında garibim. Neyse işte böyle bi iki hafta kadar çalıştı çabaladı o davulun başında sonra tık.
Onları ne zaman ziyaret etsem- ki bi süre bu çok fazlaydı- hiç davulun mevzubahsi açılmıyodu, oturup film falan izliyoduk evde. Ben başlarda böyle ilgili müzikal kuzen olarak "ee nası gidiyo davul?" diye soruyodum, o da yarım ağız bahaneler sıralıyodu "şundan dolayı çok çalışamıyorum" "tırnağımın ucunda syphillus cardiomaphetus olmasından şüphelendiğimden elime almıyorum bageti" gibilerinden; ben de artık sormamaya başladım. Zaten bi süre sonra salonda kocaman bir org görünce, tamam dedim kendi içimden, zengin hobilenmesi bu olsa gerek. Onu da çalmadı; bütün gün Facebook'ta Farmville oynuyodu en son.

Herneyse, benim dünyada en sevdiğim şey insanları yok yere gaza getirip durumun sonuçlarını izlemek olduğundan, dedim ki ne duruyorum hala içimde tevekkül halinde ("ya ne MGMT'si Arcticler gelsin mühü"). NME'de bir iki ay önce bu tip bir ilan vardı, işte video çekip editleyen, müzikle ilgilenen stajyerler alıyolardı, bi düşünsene diye başladım, "artık bize Arctics biletleri gönderirsin ahauah" diye enseye şaplak yancı bi konumda bitirdim konuşmamı; o da gaza geldi baya, dedi ki hadi klip çekelim.
Ben de işsizlikten midir, aşırı sıcaklardan mı, bi türlü Marmaris'e gidememekten mi, "tamam" dedim; sonra demesin mi bu "Facebooka koyarız"

Ya arkadaşım bi kere benim Facebook accountum -artık- yok; bi de bu mu yani senin amacın? Klip çekeyim facebook'a koyayım diye mi bayıldın onca parayı? Kızlar like etsin "bebişim çogzel çekmişin beni de çeksene ihihihi" diye yorum yapsın diye ki en sevmediğim şey olduğu bilinir. Bizim dandirik klip "Facebook kaldırıyo ama ben tekrar koyuyorum KESİN İZLE! xD" diye mi yayınlancak?- Bizim diye de hemen sahiplenmem gözlerden kaçmasın adeta bir showbiz insanıymışım-
N'in arkadaşının gözümde bi yeri olmuştu, hatta çok kısa bi süreliğine "şimdi o NME'de çalışır ben de Londra'da okurken birlikte yaşarız akşamları da ona verilen bedava giglere gider eğleniriz" diye hayal bile kurmuştum; ama son beyan adeta darbe vurdu gönlüme. Eski halime bi fiskede geri döndüm. ("Arctic Monkeys, ne duruyorsun, Türkiye'ye gelsene, Türkiye'ye gelsene")
Şahsen ben Martin Scorsese'nin Mick Jagger'a "Mick sen konuş şimdi kameraya, sonra ben Facebook'ta paylaşınca hemen like et tamam mı?" diye sorduğunu sanmıyorum; sorduysa da yazıklar olsun Martin, zaten filmlerinde ya Leonardo DiCaprio ya Robert de Niro oynuyor, hiç istihdam kaynağı değilsin Hollywood için.
-Bunu duyan Scorsese bana açıkça Woody Allen ve Tim Burton'u muhatap gösterse ağzımdan tek kelime de çıkmaz-

Böyle senaryo falan yazdık; ama hiç içimde değil açıkçası o klip denen şey. Tamam, kamera karşısında jojobalığımdan çıkıp adeta bi Leighton Meester özgüvenine ulaştığımı herkes bilir; ama facebook ne ya? Zengin hobisi işte. Benim tam gaza gelip bütün ihtişamımla "çek beni yiğidim kamerana" diye boylu boyuna uzandığım anda (aha sexual innuendoma gel), sıkılır tavan arasına atar o kamerayı. Öyle kalakalırım ben de.

Facebook dedi hayvanat. Sana benim ölmüş telefonumun kamerası bile çok.

Aylar sonra gelen edit: O klip hiç çekilmedi.

1 comment:

  1. zengin hobisi... davul seti...

    o klip asla çekilmiycek.

    harik olmuş.

    cambridge aradı bu arada dualarımı alıyolar sanırım. -ezgi bey.

    ReplyDelete