Tuesday, January 12, 2010

Tsunamiyenler

Final haftasının karmaşası bugün 17.30 itibariyle bitecek benim için ve uzunca sayılabilecek bir süre zarfında ders-ödev-sınav stresinden uzak bir yaşamım olacak.Mutlu olur muyum bilinmez, çünkü kantreri tu Eralp'in röportaj yaptığı Faces on Campus insanlarının çoğu, benim mutluluk bilincim-her ne kadar acınası şekilde kassam da- 4.00lık GPAlerden geçmiyor.

Normalde sınav sonuçlarının insanların başarısını ölçtüğünü düşünmeye odaklandırılmış olan MEB kurbanı bendeniz, Fransızca çalıştığım, sonra 2 saat tetris oynadıktan sonra institutions'a başlayıp, sabah hebele-hübele şekilde Mozart'tan kahve alırken, Bilin Neyaptı'nın bana bir dönem boyunca, Milli Eğitim Bakanlığının ise 20 yıllık önemli bir kesitte benim aklıma zerre ilave etmediği bir gerçeğin farkına vardım.
Ben başarılı değilim. Onlar başarılı.

Kim onlar?
Maksimum 3 saatlik uykuyla durup okula pürüpak gelen hanım kızlar. Cidden.
Ne gözlerin altı şişik, ne saçlar sabah aceleyle yapılan duş sonrası "ya saçımı kurutacağım zamanda 5 kere üstüste daha fazla Catapult dinlerim"ci mantıkla kabartma tozu kıvamında Cadılanmış. Pırıl pırıl ipeksi yüzeyler. Kıvanç Tatlıtuğ'un kumsalda koşturmadığı zamanlarda, Mehmet Günsür'ün de perküsyondan sıkıldığı anlarda imdat çığlığına bi Superman gibi yetişen saçlar.
Sonra bi de asla soyulmayan ojeler, asla üşümeyen vücutlar var- o uykusuz saatleri kahveyle doldurarak bedene aşırı dozda selülit enjekte etme projelerinden de özenle kaçınılmış.
Nasıl o kadar saat uykusuz durdular, merak edilesi. Nasıl hala bu kadar ince, bu kadar fit vücutları var, o zaten artık benim de merak etmeyerek metafiziksel bağlama çıkarıp, sorgulamadan kabul ettiğim bir ayet.
Hasta ayağına yatanlar var mesela, ben böyle hastalık görmedim. Benim en mutlu ve en özenli halimi paspal olarak tanımlayacak bir giyim kuşam- ne burun kırmızı, ne makyaj eksik, ne saç baş dağınık uzun süre yatakta debelenmekten.
Böyle hani çalışan bizmişiz de onlar özel güzellik kamplarından gelip aramıza katılmışlar. Işıl the Savage ve Betalar.

Yoksa ben hakkaten öyle başarılı falan değilim.
Nedir ki, 2-3 saat daha fazla çalışırsın alırsın bu notları. Ekstra bir şey yapmıyorum ki ben.
Ama o güzellik? O kozmetik? O her şeye rağmen adamın aklını alırımcılık? O bende yok işte, olmaz da muhtemelen. Ne yapmaya kalkışırım -Catapult dinleyebilecekken neden saçımı uzun uzun kurutayım ki- ne de yapmaya çalışsam başarılı olurum.

Helal olsun Bilkent kızları, size yamuk yapanın gözü çıksın.

ps: Institutions da öyle kötü geçti ki. Hani sırf İstanbul kararmasın diye bakmıyorum nota. Yoksa çok arabesk.

No comments:

Post a Comment