DP Hükümeti itinayla ve ısrarla NATO'ya girmek için çabalıyor şu aralarda; İskandinav ülkeleri beğenmemiş bizi (bi de Yunanistan'ı ki birbirine siyam rüyası olan bu nasyonları -ayh çok mu entelektüelim ne- global diplomasi dünyasında amansızca çarpıştırmak niye?); onlar ne Atlantik ne Demokratik demişler de Ednancığım durur mu (not Ziyagil but Menderes) Kore'ye basmış askeri, basmış askeri.
Görüşmelerde nanik çekmiş arkadan, hareket falan yapmış delegelere; "aman abi ilk günden hırgür çıkmasın, zaten doğudaki posbıyık adeta canımıza ot tıkamakta, iç mihraklarla da uğraşırsak halimiz nicedir" demişler de zor durdurmuşlar sarı sarı Johannları, Juhanileri, Sirpaları, Jussileri- ki bunlar da tek bildiğim Finli adı-
Biraz sonra da Ednancığım kendini sol yumruğun azılı düşmanı ilan edip, can-ı-gönül ülkemizde komünist avına girişecek (Hasan Basri Alp? O İnönü dönemi mi acep-ve tabi Şefik Hüsnü Değmer- ve bunları bana içki bile değil direk yemek masasında, kreş yolunda, ilkokul önlüğümü giyemediğimde anlatan babam); CENTO mento bi yerlere üye olacak, Balkanic Pact diyecek, Bağdat falan gezecek; ben de yaklaşık 7 saat sonra bunlardan sınav olacağım.
Gidip çalışayım bari.
Ki buradan alnımın tam ortasında dikelmeyi kendine görev edinen sivilcemin aynadaki ışıltılı pozuna dayanarak; keşke kendi alnımı, dudaklarımın orta kıvrımı tam o sivilcenin üstüne gelecek şekilde öpüp, "maralımsın, helalımsın" (helalimsin değil, helalımsın) diyebilsem güdüsünün de doğmadığını söylemek saçma olur.
Yeter söz milletin!
Monday, March 8, 2010
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment