Mart'ın son demlerine yaklaşılan oysa mevzubahis vize-final tarihleri olunca "bitiş" kelimesinin çok yakın cümlelerde kullanılmadığı şu zamanlarda ders çalışamamanın vicdanı kemirip bitiriyor içimi ki boğazımın buruk acısını ve sesimin Işıllıktan çıkıp "Ulus'un gülü Pervin" tandansı yakalamasını buna bağlamamda beis yok.
Yine de fütursuzca ve gayet de isteklice koşuşturuyorum 76nın önüne elimde ayranımla ki biliyorum gelecek haftaya vahşeti yeniden tanımlayan bir midterm olacağım çok da ilgilenmediğim bir political science dersinden. Akşam avrotrip olarak adlandırılan ve her Türk gencinin yaz tatili rüyalarını süsleyen interrail-karıkız-avrupa-karıkız-karıkız-karıaaaagrh (çok pis genellerim acımadan) konusunu kendisine senaryo edinmiş filmlere bile gidesim var ki iş Mübeccel Kıray'a gelince göz devirip "uykum var boğazım ağrıyo babam çağırdı eve param yok mıh" bahanelerimden aklıma gelen kombinasyonları sıralıyorum.
Buna Bahar Bayramı mı deniyordu (Nevruz, veya Newroz, veya işçilerin 10 yıllık uykudan sonra bir anda galeyana gelerek 'hötönk! bizim de canımız var, biz de hakkımızın emeğimizin karşılığını isteriz' dedikleri Bahar grevleri 1989) yoksa Mart'ın getirdiği o kuşlar-böcekler-gökkuşağının üzerinden kayarak gelen midilli sürüsü-olgusu (ki evet bende fazlasıyla mevcut şimdi inkara yer yok şu kalbimden arındırdığım üç dört uzun cümleyi aktardığım bu sanal ve gurursuz ortamda) mu?
Ama hani cidden eğer ufukta Camden Street görmek istiyorsam ve yoğun bir ders silsilesinden sonra "neyse en azından Placebo live act var, Brian Molko var, Running Up That Hill olmadı Bitter End var" deyip "ale"imden bir yudumla rahatlama durumunun sadece bir hayal ürünü olması beni derinden yaralayacaksa, ders çalışılmalı.
Neyse ben önce bi 76nın önüne çimlere gideyim de, 1 saat sonra başlarım.
Thursday, March 25, 2010
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
mübeccel senden korkuyormuş diyolar
ReplyDelete