Dün lepistesle Sheldon Cooper'ı baz alarak yaptığımız "hocalarımız hayatlarında kaç kere seks yapmıştır" endeksi sırasında benzer bir muhabbetin televizyonda döndüğünden habersiz bin atlı akınlardaki gibi şendik.
Meğersem Galatasarayımızın hayattan tek nasyonel umudu olan Arda Turan, Erman Toroğlu'nun "cinsel hayatı çok aktif ondan oldu bu sakatlanma" beyanına sinirlenmiş; resmen ağlamış canlı yayında. Bilsem bakardım; ama o sıralarda hocalarımdan birine 2 vermekle meşguldüm. (Sheldon Cooper 1 olarak alınırsa; bizim hoca social study olarak adlandırılan bi bölümde olduğu için sosyallikten 1 günah gecesi daha kazansa=2 ama max 2)
Fener'e Ortega gelir yer yerinden oynar; Galatasaray'a Kewell gelince "müzmin sakat" (gerçi haksız da değillermiş), Beşiktaş'a Quaresma gelince "çok disiplinsiz belli bi süreden sonra kopar" denir.
Spor-tandanslı nadide kanalımız NTVSpor'da Rıdvan Dilmen ve tayfasının Fenerbahçe'ye kaç; diğer bütün takımlara kaç dakika ayırdığına dair bir istatistik hala birçok spor blogunda mevcut. Burası kendi halindeki Jojoba'nın mesajlarına bakıp, onları tekrar tekrar okuyup içlenmemek için bulduğu mercilerden sadece bir tanesi.
O yüzden benden Tanıl Boramsı sosyo-futbol-sal analizler beklememek lazım; tamam ofsayt ne biliyorum, Caner'in mevkisinden de haberim var (attacking midfielder left thanks to FM 2010) ama işte "ufh hala mesaj gelmemiş ya daha da atmıcam bak gör" diye atarını yapan, sonra mesaj gelince anında 180 derece dönüp "mihihihihih kuşların kanadından bir pembe alıp, gökkuşağından kayarken dalgalandırmak aşk bayrağını" diye şiirler yazan biriyim. (Asıl bi de akrostiş yazdım IR 477 dersinde, Shakespeare hıncından ağladı)
Yine de birkaç kelam etme hakkımı gizli tutarım.
*Lugano'nun adeta bir ANTU moderatörü gibi resmen bütün kinini çirkefini Galatasaray maçına saklamasını, geçen yıl Baroni'nin yaptığı hareketleri veya dünyanın büyük şerefsizleri dalında ödülünü Adolf Hitler'in elinden alacak olan Emre Belözoğlu'nun dünyanın en can insanı dalında ödülünü benden almış olan Milan Baros'a yaptığı kasıtlı hareketi (ki sezonu kapamıştı sanırsam) görmezden gelen insanların her normal defans oyuncusunun yaptığı görevlerini yerine getiren Lucas Neill'a güttüğü bu intikam yemini ne?
Mamadou Niang ki zenciliğin kitabını yazmış, gücün kudretin zirvesine oturmuş bi insan ortalarda çıkıp "vurdular bana üüü" diye ağlayınca, inandırıcı olduğunu mu düşünüyor; yoksa Advanced Acting 634 dersinden A+ ile geçmiş abilerinden ders alıp da mı gösteriyor hünerini?
*Peki ya Galatasaraylı futbolcular? Bu azim bu çaba neredeydi iki hafta önce? Rijkaard'ı göndermek için 9 hafta harap mı edilir, nerede bu profesyonellik? Milan Baroş canını dişine takıp 11 kişilik takımı tek-adama indirgerken vicdanı sızlamayanların mı yeri var takımda? Onların gönderilmesi mevzubahis olmazken Galatasaray'a üç-beş zaferin kısa vadeli sarhoşluğundan ziyade bir Avrupa mantalitesini getirebilecek adama niye alınıyor uçak bileti?
*Lig başlamadan önce transferleri çok da aman aman bir gelişme göstermeyen futbolcular üzerinden "dream teami kurduk kesin şampiyonuz" diyen takımın şu anda ligde 7.olmasına ne demeli? Futbolu hâlâ takım oyunu olarak değil de bir kahramanın diğerlerini itelemesi olarak görmemizden mi? Galatasaray'ın Arda'sı, Fenerbahçe'nin Alex'i, Beşiktaş'ın da Guti'si mi var? O zaman verimlilik adına neden diğer 10 futbolcuyu sahaya boşu boşuna çıkarıyoruz?
*Lig şampiyonumuzun da Şampiyonlar Ligi'nde puanı yok; Manchester United'ın B takımından tek gol yiyip gelince defansif futbolu alkışlara tutuluyor. OHA HARBİDEN ANADOLU KAPLANIYMIŞSINIZ.
Şu an milletçe övündüğümüz tek şey Mesut Özilse, ve bu çocukcağız da Alman disiplini altında yetişip ötede berinde Türk asıllı Alman hatta Alman olarak anılıyorsa; Guti'nin transferi, Baros'un attığı goller, Alex'in liderliği iyi hoş; ama yeterli değil demektir. Zaten artık kendi ülkelerinin de milli takımlarına alınmayan bu futbolcuların da kısa bir süre sonra jübile dönemleri gelecek. Sonra Türkiye Avrupa'nın eskilerini büyük bir gösteriş içinde kendi ligine devşire devşire Azerbaycan'a 1-0dan daha büyük marjlarda yenilerek "Dünya Kupası mı? Ne arar la Dünya Kupası bu ülkede" modlu cümlelerin baş nesnesi olarak boy gösterecek.
Fatih Terim'in aptal egosu, Emre Belözoğlu'nun "bütün bu statlar benim laan" kabadayılığı, Servet Çetin'in "ben istedim mi teknik direktör gönderirim" ukalalığı da devam edecek.
Biz de yavaş yavaş futboldan soğuyarak günde 15 kere mesajlara bakıp, f5e tıklama üzerinden parmak kası yapmamak için yeni spor alternatifleri bulacağız. Ki bu durumun bile seksüel bi altyapısı olduğunu düşünürsek; üzülme Arda, herkes hormonal, herkes cinsel obje; ve evet Türk erkeklerinin olmak istediği yerdesin. Ağlama. ERKEKLİĞİNE HALEL GETİRME.
Friday, October 29, 2010
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment